KÖK ÇAKRA VE KİMLİK, TAKDİR EDİLME İLİŞKİSİ…
Kimlik, birinin diğerini gördüğü an oluşmaya başlar. Bebeklerde kimlik 6 aydan sonra oluşur çünkü annenin kendini gördüğünü anladığı zamandır bu. Kimlik senin kendini nasıl tanımladığınla, nasıl tanımladığının bileşkesidir. Hal böyle olunca görülmek, fark edilmek, bilinmek, takdir edilmek ben duygumuzu olgunlaştırır ve tatmin eder. Kök çakranın buna ihtiyacı vardır. yanlış bilinen bir şey var, denir ki egom tatmin oldu. Bu ego değil kök çakradır. Çünkü benlik, kimlik, görülme
SAKRAL VE KALP ÇAKRA İLİŞKİSİ
Kişinin sakral çakrası kapalıysa aşk çakrası açık olabilir mi? Sakral kapılı olan kişinin kalp çakrası açık olabilir mi, yoksa bunlar birbirini etkiler mi? Aynı zamanda 6. çakra da, kapalıysa hayatında kişinin aşk olur mu? Böyle bir kişinin ne yapması lazım? Şimdi bu çok handikaplı bir soru. Üzerinde düşünülmesi lazım ve ayrıca her çakranın ne işe yaradığını bilmek lazım. Yazıları okuyanlar hatırlayacaktır: sakral çakra ve kalp çakrasını yazmıştım doğal olarak bunlar arasında
KÖK ÇAKRA AÇMANIN BASİT YÖNTEMLERİ...
Kök çakrası talan olanlar kırmızı bulundurmalı, kırmızı giyebilir, mekanda kırmızı objeler alabilir ya da kırmızı bi halı bile iyi gelebilir. Kırmızı iç çamaşırı o bölgede yaşanan sorunları çözer, mükemmeldir, kök çakranızı açar kendiliğinden. Bir size tiyo içinize kırmızı bir ışığın dolduğunu düşünün, düşünün, her yanınızı kaplasın, tamamen krımızı olun, ihtiyacınız var buna. Kök çakranızı bu düşündüğünüz kırmızı ışıkla kolayca açabilirsiniz. Bunu düşünmeyi, sabah uyandığını
hayal
Hayal etmek hayallere ulaşmak için başlangıçtır. Hayal edersen ulaşma ihtimalin var. Hayal etmezsen, hiç ulaşamazsın. Her şey bir hayal defteri ile başlar. Hayal defteri yap, bakarsın olur, yanına kar kalır. Hayallerini ayrıntılı yazmak evrene sipariş vermektir. Evren bilmediği şeyi sana nasıl versin? İlk önce ben bunu istiyorum ve ayrıntıları da bunlar demen lazım. İrade yasasınca eğer istemiyorsan ihtiyacın olsa dahi verilmiyor. Evvela isteğini belirtmen lazım. Bu anlamda h
MEDİTASYONA UZUN UZUN DEVAM EDİNCE, YILLAR SONRA...
Nefes meditasyonundan bahsediyorum: Uzun süre meditasyon yaptıysanız, yıllardır bu konuda kendinizi geliştirdiyseniz, artık hayatınızda bazı şeyler değişebilir. İlk havanın sesini duyarsınız. Söyleyeceğiniz şey, havanın sesi varmış olacak. Sonra bu sesi dinlemeye doyamayacaksınız. Uzun uzun dinleyeceksiniz. Emin olun bu aşamadan sonra etrafınızdaki kişileri test edeceksiniz; “sen de duyuyor musun?” diye soracaksınız. Bundan çok çok sonra havadaki orbları çıplak gözle görmeye
İNSAN OLMAK VE ERDEMLİLİK ÜZERİNE...
Erdemli olmak etiket gerektirmez. Erdemli olmak para ya da mevki gerektirmez. Erdemli olmak için çevren olması gerekmez. Erdemlilik için imkan da gerekmez. Hatta kök çakrası talan edilmiş kişiler dahi elbette erdemli olabilir. Biriyle tanıştım. Öyle güzel konuşuyordu ki, nerdeyse Mevlana’nın ya da Yunus Emre’nin bu enkarnedeki hali diyeceğim ama zaten erdemlilik için onların enkarnesi olmak da gerekmiyor. Erdemlilik başlı başına sebep gerektirmeyen bir durum. Pazardaki bir ad
AURANIZLA SARMAK; MEKANI YA DA UZAKTAKİ SEVDİKLERİNİZİ
Ortamınızı auranızla sarabileceğinizi biliyor musunuz? Mekanınızı auranızla sarabilirsiniz. İş yerinizi ya da evinizi. Bu oranın huzurlu olmasını sağlar. Hatta sevdiklerinizi de auranızla sarabilirsiniz. Bunu yapmanız için onların yanında olmanız da gerekmez üstelik. Auranız onlara ulaşacak güçtedir aslında ama bu gücün farkında olmak ve bunu kullanabilme kapasitesine sahip gerekir. Anneler bunu farkında olmadan kullanır küçük bebekleri için ama bebekler büyüdükçe anneler bu
ARADA KALAN RUH VARLIKLARINA DAİR…
Son zamanlarda arada kalan ruh varlıklarına dair gördüğüm durumlar var, bunları paylaşmak istiyorum. Daha önce İstanbul boğazının üzerinde birlikte marş okuyan şehitlerimizden bahsetmiştim bir yazıda. Bu durumlar hazin olabiliyor. Bu yazıda size başka durumlar anlatacağım: Arabayla giderken yol kenarından her gün yürüyen arada kalmış bir ruh varlığı görüyorum. Öldüğünü kabul etmiyor ve evden çıkıp dolaşıp geri dönüyor. Önünden geçenler var, o yoldakileri görüyor ama yoldakile
DOĞRU, SENİN DOĞRUNDUR...
Doğrunun tek tanımı yoktur. İç’te yanan yangına göre doğru olan da çoktan değişir. Doğru olan bizi mutlu ediyor mu, enerjini/ frekansını yükseltiyor mu; tüm yazılanlarda bunun çok önemli olduğu söyleniyor. Ayrıntılarda boğulmaya gerek yok, yaşanılanlar enerjini düşürüyorsa; yanlıştır. Öyle ki senin doğru bildiklerine tüküren insanlar olabilir. 100 yıl öncesinin doğrusu o zamana göre lanetleniyordu. Peki nereden biliyorsun, şu an yanlış denilip suçlanılan durumun 100 yıl sonra
DEĞİŞEN DEĞER KAVRAMI
Şöyle bir soru gelmiş: "Bedenler den ziyade insanların ruhlarına değer vermek gibi bir şey oluştu bende hocam. Gittikçe olgunlaşmak mı acaba?" Tam manasıyla öyle, olgunlaştıkça insanın değer yargıları değişir, nereli olduğu, mesleği, yaşı, kilosu, zayıflığı, çirkinliği, engelleri bizim için onunla konuşmak ve anlaşmak için sorun teşkil etmez. İnsana insan diye bakarız sadece, etiketlerinden sıyırmak lazım insanı. Kişinin nereden mezun olduğu da önemli değildir hatta. Biri baş
UYUMLANDIKTAN SONRA ÇALIŞMASAM OLUR MU?
Bana şöyle bir soru geldi: usui reikiye kanal olmak istiyorum ama ben tembel bir insanım. Devamında çalışma olmasın. Çünkü çalışmam, yapım böyle. Hani uyumlanayım ve hemen şifa yapayım ama kendim çalışmayayım. Böyle başka bir uyumlama varsa ona uyumlanabilirim ama bana çalış demeyin. Çalışırım derim ama çalışmam o yüzden sadece başkalarına şifada kullanacağım bir uyumlama varsa uyumlanabilirim. Yanıt vereyim: Böyle bir sistem yok. Her enerji sistemini uyumlandıktan sonra çalı
EDEN BULUYOR; GAİA’ DA YA DA SPATYOM'DA AMA MUHAKKAK CEZASINI BULUYOR…
Günlük bir gözlemimi aktaracağım sizlere. Buna benzer örnekler siz de görüyorsunuzdur. Edenin bulduğuna dair durumları herkes görür ama bazıları bunları görmezden gelir. Spritüel anlamda inceleyeceğimiz karakter de edenin bulduğuna inanmıyorum deyip görmek istemeyenlerden. Zamanla gösterirler, yukardan öyle tekamüller iner ki… Samimiyetsiz, sahtekar, yalancı, işgüzar ressam bir tanıdığım var. Samimi olmadığını daha en başından anladım, konuşma tarzından/ üslubundan, yaşam şek
REİKİDE ALKOL ve SİGARA
Reiki yaptıkça alkolden ve sigaradan uzaklaşacaksınız. Bu zorlaşmanızla ya da isteğinizle olmayacak. Kendiliğinden olacak. Canınız çekmeyecek. Hani böyle tadı bir şey ifade etmemeye başlayacak. Tabii o zaman ortamınız da değişmeye başlıyor. Bu reikide ortalama 10 uyumlama verdiğim tüm öğrencilerimde yaşadığım bir olay. Demek ki, böyle bir etkisi var dedim ve artık şaşırmıyorum. Bana diyorlar, ayda yılda bir içiyordum, onu da kesinlikle istemiyor canım. Ya da sigara kullananla
BAZI SPRİTÜELLERİN HANDİKAPLARI…
İndigoların bir handikapı oluyor. Alt çakraları kaile almıyorlar. Her daim 6 ve 7. çakrayı açalım, olay bu. Onlar açıksa tamamdır. Yok öyle bir şey. İnsan bir bütün. Eğer dengeyi sağlayamıyorsan, kök çakradan beslenemiyorsan hayatında tonla eksiklik vardır: hareket kabiliyetin yoktur, ben deme- benim demen zayıftır, hayatına sahip çıkabilme potansiyelin yoktur. Hal böyle olunca hayatına sahip çıkamadıktan sonra en ufak cesareti gösteremedikten sonra, ben spritüalim diye gez o
11'lerin derdi kökledir...
11'leri her daim kök çakra çok zorlayacak, bu dünyanızı talan etmeye kök çakra çalışacak. Çözüm mü, sizin kök, doğuştan kapalıdır muhtemel oysa 6 ve 7 süper işliyordur, yukarıdan besleniyorsunuz. Acil kök çakra çalışması yapın. Kök çakranın tüm çukurlarına düşersiniz. Bu dünyadan uzaklaşırsınız, buraya uzak hissedersiniz, yalnız hissedersiniz, insanları daha zor anlarsınız, hep bir yere gitmek istersiniz ama nereye gideceğinizi bilmezsiniz. İçinizde anlamadığınız bir acı olur